Alıntılar
Alparslan Türkeş’i unutturmaya çalışanlara karşı, tam aksi bir tavır gösterilmesi gerekiyor. Sayın Bahçeli’nin soyadına bir Türkeş ilave ettirmesi çok güzel olur. Devlet Bahçeli Türkeş. Aslında her MHP genel başkanına Türkeş soyadı çok yakışır. Ayrıca, Sayın Bahçeli gibi MHP’nin başına geçen her değerli şahsa –Allah ömürlerini uzun etsin inşaAllah- Başbuğ lakabının verilmesi Sayın Türkeş’in de Başbuğlar Başbuğ’u olarak anılması çok muhteşem olur. Böylece Sayın Türkeş’in ismi de ruhu da kıyamete kadar etkili bir şekilde devam eder. Çünkü tanımayan bilmez, Türkeş hakikaten çok değerli bir insan. Onun verdiği eğitimin Türkiye’de bu kadar etkili olması çok büyük bir mucize. Şu an polis, özel harekat, jandarma, ordu, mit gibi yerlerde hep ülkücülük ruhu hakim. Bizim gençler de o ruhu çok seviyorlar. Ben MHP’li değilim, ülkücü de değilim. AK Partili de değilim, bütün partileri kucaklıyorum. Hem Ak Partiliyim, hem CHP’liyim, hem Saadet Partiliyim, hem Büyük Birlik Partiliyim hepsini çok seviyorum. Ama ülkücü ruhunu devam ettirmek gerek. Gençlerin çok sevdiği bir inanç ülkücülük. Her genç seve seve ülkücü olmak istiyor. Hakikaten bir kahramanlık ruhu, bir yiğitlik ruhu üzerlerinde hakim oluyor. Çok güzel bir terbiye şekli, çok güzel bir eğitim şekli, güzel bir ekol, güzel bir ideal ülkücülük. Çok daha ciddiye alınmalı ve çok daha önem verilmeli. Türkeş’in unutturulmaya çalışması riski çok çok vahim, ama biz buna asla müsaade etmeyiz zaten. Bunca emek, bunca çile bir kalemde asla silinemez. Milli görüşteki, milli duruştaki değerli, yüce bir insanın kıymetinin bilinmemesi diye bir şey olamaz. Unutturmaya çalışanlar kendileri unutulurlar. Ülkücüler Türkiye’nin bölünmesine karşı çelik mevziidir. Ülkücülerin olduğu bir yerde asla ve asla kimse Türkiye’ye oyun oynayamaz. Muhteşem bir akıl, muhteşem bir kararlılık, muhteşem bir azim, cesaret ve yücelik hakimdir ülkücülerde. Yolları çok güzel. O çoşkuyu bütün güzelliği ile yaşatmak lazım. Münafığın her hali Allah tarafından kuşatılmıştır. Allah münafığa dünyada tuzak kurar. Bu tuzak, müminler için bir cennet nimetidir. Allah sadece denizle, ovayla, güzellikle nimet sunmaz. Yiğitlikle de nimet sunar. Münafığa tuzak kurar bu da bir nimettir. Bu tuzak şöyledir: Allah münafığı alır önce müminlerin arasına getirir, gençliğini burada geçirtir. Münafık 20 ile 40 yaş arasını Müslümanların arasında geçirir. Maddi manevi tüm hayatını İslam için geçirmiş olur. Müslümanlardan ayrılınca onu geri almak ister ama geri imkanı artık yoktur. Allah tüm gençliklerini ellerinden almıştır. Allah basiretini kapatıp 10-20 yıl hizmet ettirir, sonra münafık mal ve itibar hırsına kapılır. Allah münafığa bol miktarda mal ve makam verir. Profesörlük, tüccarlık, zenginlik verir. Ama yaşı 40-50’ye gelmiştir. Türkiye’de yaş ortalaması 65. Allah münafığa ne kadar süre vermiş oluyor, en fazla 10-15 yıl. Münafık malı deli gibi yığmıştır, o malı yemesi için baya bir ömre ihtiyacı vardır ama o ömür elinde yoktur. Yatı almış, katları almış, mallarını biriktirmiş, geride bırakılacak gibi değil çok fazla şey biriktirmiştir ama idam fermanı da Allah tarafından kesilmiştir. Tak tak her dakika ölüme gittiğini bilir. 15 sene, 14 sene, 13 sene her geçen senenin tik tak tik tak diye sesleri kulağına geldikçe münafık delirir. Ama yapabileceği hiçbir şey de yoktur. Sonunda da “Hadi biz seni alalım” der ölüm melekleri ve ağzını burnunu kırarak canını alır. Münafığın tüm emeği ise burada kalır. Münafık malını yiyemez. Evleri, arabaları, mücevherleri, elbiseleri her şeyi geride kalır. Ama en önemlisi Müslümanlara hizmet edip bıraktıkları kalır. Münafığın elinde sadece o malı elde etmek için süründüğü, iğrenç bir hayat ve sonunda da azap vardır. Müslümanda ise ömür uzun olur. Müslümanda mal yığma olmadığı için o anda o malın hakkını verir. Mümin hırslı olmadığı için dünyayı hep güzel yaşar. Mümin tevekkülle, gayet sakin, Allah’ın verdiği bereketle çok iyi yaşar. Münafık ise eşşek gibi hırsla çalışır ama çalıştıkça çöker, çünkü o hırs onu çökertir. “Libya’nın dörtte biri benim, Tunus’un yarısı benim” diye kendini kandırmaya çalışır ama elinde o malı yiyecek gençlik kalmamıştır. Gençliği müminlere hizmetle geçmiştir. Üstelik o malı elde etmeye çalışırken yaşadığı hırs ruh ve beden sağlığını da tamamen bozar, iyice çökertir ve çürütür. Münafık ömrü boyunca çalışıp çabalar ama hepsi boşa gider. Bu, Allah’ın münafığa en büyük tuzağıdır. Dolayısıyla münafıklar enayiliklerine kerizliklerine doymasınlar. Sürünüyorlar sürünmeye devam edecekler Müminler de keyif içinde yaşamaya devam edecekler.